Bilim insanları, Güneş Sistemi’ne giren yıldızlararası cisimlerin Dünya için oluşturduğu çarpma riskine ilişkin yeni bir değerlendirme yayımladı. Michigan Eyalet Üniversitesi’nden Dr. Darryl Seligman liderliğinde hazırlanan araştırma, yıldızlararası cisimlerin özellikle Dünya’nın ekvatora yakın bölgelerine daha fazla yönelerek çarpma olasılığını artırdığını ortaya koydu. Çalışma, yıldızlararası kökenli olası çarpan cisimlerin yörüngelerini, hızlarını ve geliş yönlerini detaylı bir şekilde…
Bilim insanları, Güneş Sistemi’ne giren yıldızlararası cisimlerin Dünya için oluşturduğu çarpma riskine ilişkin yeni bir değerlendirme yayımladı. Michigan Eyalet Üniversitesi’nden Dr. Darryl Seligman liderliğinde hazırlanan araştırma, yıldızlararası cisimlerin özellikle Dünya’nın ekvatora yakın bölgelerine daha fazla yönelerek çarpma olasılığını artırdığını ortaya koydu. Çalışma, yıldızlararası kökenli olası çarpan cisimlerin yörüngelerini, hızlarını ve geliş yönlerini detaylı bir şekilde modelledi.
Bugüne kadar yalnızca üç yıldızlararası cisim tespit edildi: 2017’de Oumuamua, 2019’da 2I/Borisov ve halen Güneş’e yakın seyreden 3I/ATLAS. Ancak bilim insanlarına göre Güneş Sistemi, 4,6 milyar yıllık tarihinde çok daha fazla yıldızlararası cisme ev sahipliği yapmış olabilir.
Araştırmaya göre yıldızlararası cisimlerin Dünya’ya en çok iki yönden gelme olasılığı bulunuyor. Güneş’in Samanyolu’ndaki hareket yönü olan “güneş zirvesi” ve Samanyolu’nun yer aldığı galaktik düzlem en riskli bölgeler olarak belirlendi.
Çalışma, yıldızlararası cisimlerin beklenmedik şekilde daha yavaş hareket edenleri daha tehlikeli olabileceğini ortaya koydu. Güneş’in yerçekimi, yavaş cisimleri daha kolay yakalayarak yörüngelerini Dünya ile kesişecek şekilde değiştirebiliyor.
Modellemelere göre yıldızlararası cisimlerin Dünya’ya en çok ekvatora yakın bölgelerde düştüğü belirlendi. Bu bölgelerde çarpma riskinin diğer enlemlere göre daha yüksek olduğu saptandı.
Araştırmacılar, yıldızlararası cisimlerin gerçek sayısının belirsizliği nedeniyle çarpma sıklığı hakkında net bir tahmin yapmadıklarını ancak çalışmanın gelecekteki gözlem çalışmalarına ışık tutacağını belirtti.
